Kitap Yorumu/ Tolsty- İtiraflarım

        Tolsty'u tanımak adına güzel bir başlangıç diyebilirim. Yazarın bu kitapta kendi  iç hesaplaşmasıyla hakikati aramaya koyulması çok hazin.Beni, yaşanmış hikayeler, duygular her zaman daha çok etkilemiştir. Öyle ki bazı yerlerde içine düştüğü düşünce bunalımından dolayı ağlamamak için zor tuttum.   Kafasında ki '' yaşama  amacımız ne?, ölüm varsa neden yaşıyoruz, çabalıyoruz?, Ölümün olduğu bu dünyada hakiki olan nedir? vs'' gb konuları akla dayandırarak ele alıp, cevap arıyor. Yaşadığı her dönemin iç bunalımlarını yaşadığı pişmanlıkları güzel akıcı bir dille anlatmış. Bu pişmanlıkların ve bunalımların bir dönem sonra inançsızlığa bağlayan Tolsty, bazı dinleri özellikle çevresinde ki hristiyan dinini araştırmaya ve dine mensup olanların hayatını incelemeye koyulmuş. Ve bu iç bunalımını; yokluk korkusu, yaşama amacının ne olduğunu bilememe gibi  ruhuna ızdırap veren soruların cevabını aklı bir kenara koyduğunda inançta bulduğunu söylüyor.  Onu da şu sözlerle itiraf ediyor;.o zamana kadar bence biricik sayılan akla dayalı bilginin yanında, bütün  insanlığın akıl dışı bir başka bilgisi vardı, yani yaşama imkanı veren inanç.
 Sizinle kitaptan bazı cümleler paylaşmak istiyorum. Bu  Tolsty'un, yaşadığı bunalımının bir delili olsun size;


 ....eğer  yaşamak istiyorsam ve hayatın anlamını kavramak istiyorsam,bu anlamı, hayatın anlamını kaybetmiş ve kendini asmak isteyen insanlarda aramamalıyım. Bu anlamı eskiden yaşamış, bugün de yaşayan ve kendi hayatları gibi bizimkini  de canlandıran ve omuzlarında taşıyan milyarlarca insanda aramalıyım.


(Dilenciden söz ederek) ''Daha yüksek bir mevkiye geçiş sırasında, bütün kurumun işleyişini öğrenecektir. Bu işlere katılırken ''burada ne amaçla bulunuyorum?'' diye sormayı düşünmeyecektir. Efendisine  de kesinlikle sitem etmeyecektir. İşte böyle efendisinin  isteğini  yapanlar, yani sadece çalışan, bilgisiz insanlar, yani bizim kendilerine hayvan gözüyle  baktığımız insanlar,  ona sitem etmezler. Ve biz, bilgeler, efendiye ait olan  her şeyi tartar, onun bizden istediğiniise yapmayız. Bunu yapacağımıza  toplanıp görüşler saptarız: ''Sopayı ne diye hareket ettirecekmişiz? Aptalca şey bu!'' Ve sonunda şöyle bir sonuca  varırız: Efendi ya aptal ya da efendi diye birşey yok, ama biz akıllıyız. Fakat hiçbir şeye yaramadığımızı duyumsuyoruz ve kendimizden kurtulmak zorunda olduğumuzu''




Ve Tolstoy 1910 yılında bir tren garında İstanbul'a gelmek üzereyken vefat etti.

Yorumlar

  1. Tren garında vefat etmek biraz trajik olmuş :(

    YanıtlaSil
  2. Üstelik İstanbul'a gelmek üzereyken :/

    YanıtlaSil
  3. tolstoy çok seviyorum bak yky de onun hayatını anlatan bir kitap var o da çok iyi. tolstoy hayatında birçok dönem geçirmiş yaaaa :) dedemiz o biziiiim :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Dede tabiri çok güzel. :) okumak şart oldu

      Sil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

AUZEF Mİ? AÖF Mİ?

Yazımı Kışa Çevirdin (Leyla'm)

Sinead O'Connor