Antalya Film Festivali



            Bu yıl 53. düzenlenen Antalya film festivalinde yer alan ulusal belgesel filmler iki gün önce açıklandı. Ulusal uzun metrajlı film yarışması, Uluslararası uzun metrajlı film yarışması, belgesel film seçkisi, kısa film seçkisi, dünya sinemaları, ödüle koşanlar ve ustaların gözünden olmak üzere birçok alanda filmler yarışıyor. Film afişlerinden yola çıkarsak jürinin baya zorlanacağı görünüyor.  Benim en çok merak ettiğim Belgesel alanda yarışan filmler. Afişlerin hepsinde 1. belli 2. kim edası var :)

bakınız;


1.Mustafa Ünlü / AH

Ankara'da, 10 Ekim 2015 tarihinde sivil toplum örgütlerinin düzenlediği Barış ve Demokrasi Mitingi’nin başlamasına dakikalar kala, Gar Meydanı'nda 3 saniye arayla 2 canlı bomba patladı. Mustafa Ünlü’nün yönettiği “Ah”; 101 kişinin öldüğü, 500'den fazla kişinin de yaralandığı o can pazarından sağ çıkan, akla sığmayan anları ve sonrasını, en yakından yaşayan 24 insanın anlatımıyla aktarıyor.


2.Özgü Özbudak / Balerinin bir günü

Geçtiğimiz yıl “Timur Hakkında” ile Uluslararası Antalya Film Festivali’nde yer alan Yönetmen Özgü Özbudak, bu kez bir balerinin hikayesiyle festivalde. Antalya Devlet Opera ve Balesi’nde sahne alan 19 yaşındaki Nil Bengü Altunkaş... Bu genç kadın, dört yaşında baleye başladığında tüm hayatını kaplayacak şeyin bale olduğunu bilmiyordu. İnsanlar onu kostümlü ve makyajlı tanıdı. Zorluklar, yalnızlıklar ve kostümlerin elinden tuttuğu sihirli bir dünya… Ardındaysa hayalleri için çabalayan belgeselin kahramanı


3.Mesut Gengeç / Ben Ömer  (Filmin ismi yeter, birinci olsun bu :))

240 şehit, 1500’ü aşkın yaralı ile Türk siyasi hayatının en büyük kırılma noktalarından biri olarak tarihe geçen 15 Temmuz darbe girişimi… O gecenin simge isimlerinin başında gelen Ömer Halisdemir… Yönetmen Mesut Gengeç, adı parklara, okullara verilen Halisdemir’in  bugüne kadar medyada yer almayan hayatından birçok kesiti “Ben Ömer” belgeseliyle aktarıyor. Çekimleri Niğde Çukurkuyu ve İstanbul’da gerçekleşen belgeselde, Ömer Halisdemir’in ülkesini korumak için en zor görevlerin üstesinden gelişini ve 15 Temmuz gecesi gözünü kırpmadan yaşadıkları anlatılıyor





4.Bekir Bülbül / Bulgur Değirmeni

Yönetmen Bekir Bülbül, Bulgur Değirmeni için şöyle diyor: “Bir buğday tanesi gibi hayatın fırtınaları içinde uyanır, gün be gün boy atarız. Nice tufanların tozu dumanı içinde ayakta kalmak için büyük uğraş veririz. Bütün bunları ise yılların yorgunluğu içinde kendimizi ihtiyarlık mevsiminde bulduğumuzda anlayıveririz.”



5. Yavuz Selim Taşçıoğulu / Dağların Oğlu

Yönetmen Yavuz Selim Taşcıoğlu, objektifini Bülent Erkan’ın öyküsüne yöneltiyor. Erzurum Yedigöl köyünde doğup büyüyen, yılın büyük bir kısmını dağlarda geçiren nam-ı diğer “Dağların Oğlu” Bülent Erkan, çobanlık yaparken doğal hayatın yok olmaya başlamasına şahit oluyor ve “bir şeyler yapmam gerek” diyerek, sosyal medyayı toplumsal bilinç oluşturmak için harekete geçiriyor



6. Mehmet Yamak / Gelin

Yönetmen Mehmet Yamak, genç yaşta evlendirilen şimdi ise yetmişli yaşlarının üzerinde olan kadınların hikayesine odaklanıyor. Yamak kamerasını, bu gelinlerin bir ömür yaşadıklarına, kendi tecrübelerinden yola çıkarak aktardıklarına yöneltiyor ve bize ‘Türkiye’de kadın olmanın’ zorluklarını anlatıyor.


7. Engin Türkyılmaz / Gözyaşı Yolu

“Gözyaşı Yolu”nda, Yeşil Yol başta olmak üzere Karadeniz’de gerçekleştirilen Hidroelektrik Santraller, Karadeniz Sahil Yolu, Maden Ocakları, Cerattepe gibi projelerin; yöre halkıyla birlikte kültür, ekoloji, insan, doğa ve yaşam üzerindeki etkileri perdeye yansıyor. Engin Türkyılmaz’ın yönettiği belgeselde büyük bir mücaledeyi izliyoruz. “Devlet benim!” cümlesiyle hatırladığımız Havva Ana da bu mücadelenin bir parçası haline geliyor.



8. Sinan Aygün / İçimizdeki Öküz   (Ben birinciyim edası yok mu, sizce de  :))

Sinan Aygün’ün yönetmenliğini yaptığı belgeselde Trabzon’un Alacaçayır yaylasında yaşayan bir öküzün bir gününü izliyoruz. Yönetmen çoğu zaman insanların göremediği çevre sorunlarını, Karadeniz’in sınırlı bir coğrafyasına odaklanarak, yaşamını o bölgede sürdüren ve esas sahiplerinden biri olan sevimli bir öküzün gözüyle aktarıyor.




9. Burak Doğan / Işıklık

Giresun ili, Çanakçı ilçesine bağlı Kuşköy ve çevresinde insanlar yüzyıllardır ıslıkla iletişim kuruyor. Burak Doğan’ın yönettiği “Işıklık” da, yok olmaya yüz tutmuş bir kültürel miras olan ıslık dilini, bu dili kursta çocuklara öğreten eğitmen Orhan ve öğrencilerinin hikayesiyle perdeye taşıyor.



10. Binnur Karaevli ve Fatih Kaymak / İstanbul'un Gözü   (Bunu da gözüm tuttu :)

Türkiye’nin duayen foto-muhabiri Ara Güler hakkındaki belgesel, dünya prömiyerinin yapıldığı Washington DC Bağımsız Film Festivali'nde "Festivalin En İyisi" ödülünü kazanmıştı. Binnur Karaevli ve Fatih Kaymak’ın yönettiği belgesel, Güler’in 87 yıllık sanat hayatını ve her biri ders niteliğindeki çalışmalarını konu alıyor.



11. Orhan Dede / Lamorde

Katarakt, göz içindeki lensin saydamlığını kaybederek bulanık bir görünüm alması durumudur ve tedavi edilmediğinde körlüğe sebep oluyor. Afrika’da sıcak hava, beslenme ve iklim koşulları sebebiyle pek çok insan genç yaşta katarakt olarak görme yeteneğini yitiriyor. Ve özellikle Sahra kuşağı üzerinde yer alan ülkelerde, 40.000 insana bir doktor düşüyor. Orhan Dede’nin Lamorde’si, işte bu çemberde sıkışmış iki katarakt hastasının hikayesini anlatıyor.



12. Yunus Ozan Korkut / My Suburban Stories

Yönetmen Yunus Ozan Korkut, seyirciyi Adana mutfağına buyur ediyor. Elbette bu bir yemek programı değil; Adana mutfağı, yönetmenin Ankara’ya taşınmadan önceki hayatıyla bir bütün: Arkadaşlıklarla, komşuluklarla ve akrabalıklarla…



13. Celal Argın / Pervane


Aslında aşk ateşine uça uça yanmaya gitmenin remzidir semazenlerin meşhur dönüşü. Semazenlik, ruhsal olarak kolay olmadığı gibi aslında sadece bedensel hareket olarak bakıldığında bile zannedildiğinden daha zordur. Yönetmen Celal Argın, semazenlerin ‘meşk tahtası’ dedikleri çivinin üstünde dönüş eğitimlerini beyazperdeye taşıyor.


14. Mümin Barış ve Reşit Ballıkaya / Rafet'in Çocukları

Mümin Barış ve Reşit Ballıkaya, gizli bir şöhretin peşine düşmüş; Rafet’in. Rafet yıllarca Türkiye’de sol örgüt liderliği yaptıktan sonra 12 Eylül darbesi öncesi Berlin’e gider ve 25 yıl boyunca Türkiye’ye dönemez. Berlin’de hayatın güçlükleri ile mücadele eden göçmen çocuklara psikoloji, felsefe ve politika seminerleri verir. En önemlisi de onlara bir nevi ‘babalık’ yapar. Seminer verdiği gençler bugün 30’larını geçkin, dünya görüşü ve bilgi açısından çoğu üniversite öğrencisiyle rahatlıkla tartışabilecek seviyededir.


15. Duygu Üzel ve İrem Özyürek / Susuz Yazın İzinde

Türk sinemasının efsane filmlerinden Metin Erksan imzalı “Susuz Yaz”, genç sinemacılara ilham vermeyi sürdürüyor. Duygu Üzel ve İrem Özyürek, filmin çekildiği Bademler köyüne, yaklaşık 50 yıl sonra yeniden gidiyor ve filmin izlerini köyden, köylülerden toplamaya çalışıyor.


16. Hasan Özgen / Bir Yenilginin Anatomisi  (merak ettiklerimden)

Yönetmenliğini Hasan Özgen’in üstlendiği “Bir Yenilginin Anatomisi” belgeseli, Türkiye’de “modernleşme ve kentleşme” gerçeğinin mekânsal değişiminden yola çıkarak sosyo-kültürel hayatımızdaki kayıp-kazanç ilişkisine odaklanıyor. Selçuklu ve Osmanlı toplumlarınca üretilmiş ana yerleşme formu olan “mahalle-çarşı” bütünlüğü ile bunların çevresinde oluşan yaşama kültürünün günümüzde neye evrildiği sorgulanıyor.


Belgesel alanda yarışan bu filmlerin konuların hepsi dikkat çekici. Hepsinde de emek var, iyi olan kazansın demek düşer bize.

Yorumlar

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

AUZEF Mİ? AÖF Mİ?

Yazımı Kışa Çevirdin (Leyla'm)

Sinead O'Connor