Kayıtlar

Ağustos, 2016 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Pokemon Go

Resim
    Piyasaya çıktığı günden bu yana kullanıcılarını hızla arttırmayı başarabilen  ve piyasada ki değerini yükselten Pokemon go ne kadar güvenilebilir? Bence göründüğünün aksine hiçte masum bir oyun değil. Bu  oyundan ziyade kullanıcılarına komut gönderen ve onları istediği şekilde yönlendiren  Pokemon go bir çeşit beyini yönlendirme  ve yönetme biçimidir. Günümüzde ki nöropazarlama adını verebileceğimiz altında ise hedef kitleyi kontrol etme, gereken satış miktarına bu şekilde arttırma amacı güdüyor.      Piyasaya çıktığı günden bu yana Nintendo  da yaklaşık 7.5$ Milyar  değerinde (yaklaşık 2 THY yapıyor ) bir pazar payı yakaladı. ABD pazarında ki ilk beş günlük  payı ise %5  ve Pokemon go yalnızca   ABD'de  ki Apple store'dan $1.6 milyon dolar elde etmesi bekleniyor. Bu kadar hızlı ilerlemesinin  altında elbette ki etkili bir  iletişim yatmaktadır. Bu kadar güçlü bir iletişim kurmayı başarabilen ve kendi piyasasını yaratabilen Pokemon Go'nun nasıl masum olduğunu düşüneb

Otağtepe I Gezi Notlarım

Resim
       Otağtepe, İstanbul Kavacık'ta  yüzden fazla çeşitli bitkiyi, İstanbul boğazının manzarası karşısında bir arada görme fırsatı sunan güzel bir gezi mekanımız.Hiç görmediğim ve adını bile duymadığım onlarca bitki çeşidi...  Giriş saatleri 9:30-20:30 (yanlış hatırlamıyorsam tam olarak bu saatlerdeydi) ve giriş için herhangi bir ücret ödenmiyor.  Özel aracıyla gelenler girişte bulunan otoparkta gönül rahatlığıyla aracını park edebilirler. Yeşillikler içinde geniş bir yürüyüş mekanı  sağlayan Otağtepe araç trafiğine kapalı olması  yayalar için kaliteli bir gezi imkanı sunuyor. Tepeye ulaşım ise aracı olmayanlar için Üsküdar'dan 15M  otobüsleri tepeye kadar çıkmaktadır.  Girişte bu ve buna benzer manzarlar sizi karşılayacak. İçerisinde herhangi bir cafe, lokanta benzeri işletmeler bulunmamaktadır. Lakin çevresinde cafe ve lokanta mevcut. En çok rağbet gören kısım, tahmin edebileceğiniz gibi burası. Fakat bu güzel manzaraya karşı profesyonel fotoğraf çekiminin yasak

Mim*1

Resim
MİMLENDİNİZ :) Sevgili arkadaşım ve blogunu beğenerek okuduğum deepciğim beni üçüncü kez mimledi. Eee Allah'ın hakkı üçtür dimi :)) Onun kadar sevimli ve samimi cevaplar veremezsem de dilimden döndüğünce cevaplamaya çalışıcam. Öncelikle blogcuların adeta gönül köprüsü olan deep arkadaşımızın  blogu, bu   http://sadevederin.blogspot.com.tr   adreste ikamet etmektedir  . Kendisini bir ziyaret edersiniz değil mi :) bu Gel gelelim soruların cevaplarına; 1. Soru: Nasıl blog yazmaya başladınız? El-cevap;  Blog açmadan evvel, hep severek ve beğenerek aldığım defterlerime (güzel olmayan deftere de yazmam hee),  facebook hesabıma veya instgramda paylaştığım fotoğraflarımın altına yazardım.Lakin  Sürekli dilim  ''benim yazılarımın yeri buralar değil' ' der dururdu. Bir müddet şimdilerde kapalı olan bir bölgesel haber sitesinde yazdım. Site benim insiyatifimde olmayınca pek zevk alamadım haliyle... derken blogu öğrendim. Ve kendi bedenine oturan kıyafeti bulmuş bi

Karşılaşınca

Resim
     1948 Yıllarında eski uygur türkçesiyle  Abdurrehim Ötkür tarafından yazılmış ve yakın tarihlerde Abdurrehim  Heyit tarafından okunan bu türkü, muazzam.  Yani kısaca söylemem gerekirse  bu türküyle bir tanışan, ısrarla dinlemeye devam ettiğine şahit oluyorum. Aslında  Türkü, Erzurumlu Emrah diye bildiğimiz tasavvuf  şairinin  şiiri olan, Cem karaca'nın  ve bir çok sanatçı tarafından seslendirilen ''dedi yok yok''   türküsüne  çok benzemektedir.  İkisinin arasında ki benzerlik ise şöyle; Dedim ismin nedir? Dedi Ayhan'dır, Didim yurdun nere? Dedi Turpan'dır, Dedim başındaki? Dedi hicrandır, Dedim hayran mısın? O dedi yok-yok.   (-Abdurrehim Ötkür) Dedim inci nedir dedi dişimdir Dedim kalem nedir oy dedi kaşımdır  Dedim ak memeler oy dedi koynumda  Dedim ver öpeyim söyledi yok  Yok yok yok yok yok                         (-Ezurumlu Emrah) Biri Çin'de bir diğeri Erzurum'da olan  ve farklı dönemlerde yaşamış olan

TTNET

       Hi! Ben geldim. :) Ne ayrılıkmış ama değil mi? Bendeniz yaklaşık üç aydır Turk Telekomun azizliğine uğradım. Buralardan uzak kalmamın yegane sebebi Turk Telekomdur değerli arkadaşlar. Kendilerini yaylım ateşine tutabilirsiniz.  Tahminimce herkes Turk Telekomun mağduriyetine uğramıştır. ''Ama benim ki çok uzun sürdü'' diye buralara çığlığı basıp ağlamak istiyorum, ne yazık ki...       Arkadaş ben ADSL kullanıyorum, Turk Telekom'la nasıl bir diyalog içerisine girebilirim ki? Öyle ya burası Türkiye! Şirket ülkenin bütün internet alt yapısını bünyesinde barındırıyorsa bu ona diğer şirketlerle haksız bir rekabete sevk ediyor  ve kendi müşterisi olmayan vatandaşı arka plana atıyor, vermesi gereken hizmeti sunmuyor. Türkiye'de  hizmet sektöründe bulunan şirketlerin değişmez kurallarından biridir bu... Gel gelelim benim başıma ne geldiğine.. Nakil başvurusunda bulunduğum ADSL'im için yeni adresime on gün içerisinde  aktivasyon verildi ama az önce bahs